Merkez bankalarının açık bıraktığı yasal kapıyı kullanarak çok uluslu şirketlerde ülkelerarası para transferinin yolu açıldı. Bu kapıyı açan da Indesit Bölge Hazine ve Grup Risk Yöneticisi Mustafa Kılıç.
Mustafa Kılıç, Indesit’in Asya, Doğu ve Güney Avrupa ve Latin Amerika’daki finansal operasyonlarıyla tüm grubun risk ve sigorta yönetiminden sorumlu.
ULUSLARARASI ARENADA başarılı olmuş Türk yöneticilerin arasında öyle bir isim var ki, kangren olmuş bir sıkıntıyı, zeka dolu bir hamleyle çözüme kavuşturarak ünlendi. İtalyan beyaz eşya üreticisi Indesit Company’nin Bölge Hazine ve Grup Risk Yöneticisi Mustafa Kılıç’tan söz ediyoruz. Kılıç, şirketinin faaliyette olduğu bir ülkede bulunan parasını, nakit ihtiyacı olan bir başka ülkedeki şirketine merkez bankaları kısıtlamaları nedeniyle gönderemeyen çokuluslu şirketlerin imdadına yetişti. Tıkır tıkır işleyen ve birçok şirket tarafından büyük ilgi gören para transferi sistemine de “hibrit nakit havuz modeli” ismini verdi. Türk yöneticinin modeli, merkez bankalarının açık bıraktığı yasal kapı üzerinden gerçekleşiyor.
Modele geçmeden önce, bu sistemin doğmasına neden olan tıkanıklıktan söz etmek de fayda var. Çokuluslu şirketlerin ortak bir sıkıntısı var. Bu şirketler için, örneğin İsviçre rahat bir pazar. Ama aynı şeyi Rusya için söylemek güç. Çokuluslu bir şirket Rusya’nın koyduğu yasal sınırlamalardan dolayı parasını kolaylıkla Rusya’dan İsviçre’ye ya da başka bir ülkeye götüremiyor ya da getiremiyor. Rusya Merkez Bankası şirkete şunu söylüyor: “Rusya’da paraya ihtiyacın var diye başka ülkedeki şirketinden para transfer edemezsin. Ya da tam tersi bir ihtiyaçta buradan başka bir ülkeye para gönderemezsin. Bulunduğun ülkenin bankacılık sistemi içinde borçlan.” Mustafa Kılıç, “Oysa benim diğer cebimde para var ve ben bunu kullanmak istiyorum, param olduğu halde borçlanmak zorunda kalmamalıyım” diyor.
Sistem nasıl çalışıyor?
Mustafa Kılıç, aylar süren çalışmaları sonucunda çözümü buluyor. Kendisine uluslararası ün sağlayan sistem aslında merkez bankalarının paraya bıraktığı “tek hareket kanalı” üzerine kurulu. Merkez bankaları, konvertbl parası olan ülkelere, para sahipliği değişmediği sürece transfer olanağı tanıyor. Kılıç da bu boşluğu iyi yakalıyor: “Yani Rusya’daki şirketimiz kendi adına Amsterdam’da uluslararası bir bankada hesap açıp parasını oraya yatırabilir” diyor. Türkiye Merkez Bankası da bu olanağı tanıyor. Tıkanık olarak söz ettiğimiz diğer kapılarda ise bir sürü vergi, masraf gibi katlanılması imkansız bariyerler var.
Şirket, Rus Rublesi’ni İngiliz Sterlini’ne, Sterlini İsviçre Frangı’na çevirmeden olduğu gibi bu bankaya yatırıyor. Mustafa Kılıç, işin can alıcı uygulamasını anlatıyor: “Bu banka da örneğin Rusya’dan topladığım paraya Rusya ne kadar mevduat faizi uyguluyorsa, aynı oranda kredi faizi uygulayıp diğer şirkete, yani ihtiyacı olan grup şirketine kullandırıyor. Sistem bu kadar basit ve yasal.” Sistem başarıyla işleyince Mustafa Kılıç tüm dünyanın dikkatini çekmiş ve .düller almaya başlamış. 2010 Adam Smith Küresel Likidite .dülü’ne layık görülen Türk yönetici, geçtiğimiz aylarda Treasury & Risk Magazine tarafından 2011’de finans konusunda dünyanın en etkili 100 kişisinden birisi olarak ödüllendirilmiş.
Bu modeli, çalıştıkları bankanın diğer çok uluslu müşterilerine tanıtmaya başladığını vurguluyor Mustafa Kılıç. Sistemi son olarak Cenevre’deki Eurofinance Konferansı’nda anlatmış. İsim vermek istemiyor ama, bugün herkesin yakından tanıdığı uluslararası düzeyde faaliyet gösteren pekçok firmanın hibrit modeli uygulamak için altyapı çalışmalarına başladığını söylüyor. Anlaşılan model hızla ve başarıyla yayılıyor.
Finansta en etkili 100 kişiden biri
Mustafa Kılıç’ın Treasury & Risk Magazine tarafından son beş yıldır düzenlenen finans alanında 2011’in en etkili 100 kişisinden biri seçildiği listede Barack Obama ve Steve Jobs gibi isimler de var. Hazine ve risk dünyasının Oscar’ı sayılabilecek nitelikte bir ödül aldığını söylüyor Kılıç ve bu listede şimdiye kadar yer alan tek Türk yönetici olmaktan dolayı gurur duyduğunu da ekliyor. “Duruşu, vizyonu ve dayanıklılığıyla özellikle gıpta ettiğim Steve Jobs, Ben Bernanke, Larry Ellison gibi isimlerle bir arada anılmak benim için gurur verici.”
Download the interview and share your comments at the link attached